Bana dediler ki, sen öyle birini sevemezsin. Yapamazsın onunla. Sana göre değil bir kere. Hak verdim. Doğru söylüyorsunuz dedim. Yapamam onunla. Benim konuştuklarımı konuşmuyor bir kere. Benim yaptıklarımı yapmıyor. Ama noldu? Sevdim! “Asla öyle bir şey yapmam, biliyorum kendimi” dedim. Koşarak yaptım. Severek yaptım. İnsan “sevmeden” ne çok şey konuşuyor! Deneyimlemeden ne çok şey “zannediyor” kendini.
Senin gibi birisini seveceğim aklımın ucundan geçmezdi. Ne garip di’ mi? Aklımın ucundan geçmeyen şey, kalbimin içinde. Aklım almadı ama kalbim aldı seni.
Aşkla nefret iç içe dediler. “Sanmam” dedim. Bir de baktım, en sevmediğim özellikleri bana sevdiren de sen, en keyifli anımda canımı sıkıp, en mutsuz anımı en güzelleştiren de. Değersizleştiren, hiç’leştiren de sen, dünyadaki en değerli şeymişim gibi hissettiren de.
Beni çok sev. Ya da hiç sevme. Ne fark eder?
Bunların hepsi aşk zaten..